Atatürk'ün Bilim ve Teknolojiye Verdiği Önem

Sevgili Dijitaller takipçileri;
10 Kasım 2016 tarihinin ilk yazısını, ulu önder Mustafa Kemal ATATÜRK ‘ün anısına yazıyorum. Türkiye Cumhuriyet’inin kurucusu, ülkesinin kalkınması için sayısız çalışmalar yapmış, askeri zekasıyla ve yenilikçiliğiyle birçok milletin saygısını kazanmış Atatürk’ü, vefatının 78. yılında Dijitaller ekibi olarak saygı ve rahmetle anıyoruz.
Atatürk bilimi, bir milletin çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşabilmesi için en önemli yollardan biri olarak görüyordu. Tarih, matematik, edebiyat, ziraat ve jeoloji gibi alanlarda sayısız çalışmalara öncülük ederek, milletinin bilgi ve kültür seviyesini arttırmayı amaçlamıştı. Uzun süren savaşlar sonrası hemen hemen tüm kaynaklarını tüketmiş olan bir milletin, küllerinden nasıl tekrardan doğabileceğini dünyaya ders niteliğinde göstermiştir. Yazımın detaylarına inmeden önce Atatürk’ün “Dünyada her şey için , medeniyet için, hayat için , başarı için en gerçek yol gösterici ilimdir,fendir. İlim ve fennin dışında yol gösterici aramak gaflettir, cehalettir, doğru yoldan sapmaktır.” sözünü paylaşarak bilim ve teknolojiye verdiği önemin altını çizmek istiyorum.
Teknoloji alanında yapılan ilk çalışmalar, ziraat üzerinde yaygınlaşmıştı. Cumhuriyet dönemi öncesi ilkel tarım aletleriyle yapılan ziraat çalışmaları, Cumhuriyet dönemi sonrası ilerleyen teknoloji sayesinde hızla makineleşmeye başlamıştır. Hatta 1924 yılında tarım bakanlığı tarafından 221 adet traktör ithal edilerek üreticilere dağıtılmıştır. Cumhuriyetin ilk senelerine ve savaş ekonomisi altında gelişmeye çalışan bir ülkeye göre yapılan ciddi bir yatırımdır.

Bunun yanı sıra günümüzde kullandığımız bilgisayarlar tamamıyla birer matematik ürünüdür. Matematik, teknolojinin önemli ve büyük bir parçasını oluşturur. Atatürk, 1936-1937 yılları arasında yazmış olduğu “Geometri” kitabında, bilinen Arapça matematik terimlerinin ilk kez Türkçe karşılığını kullanmıştır. İşte o kelimelerden bazıları:

Peki ya ilk Türk kadın pilot Sabiha Gökçen‘in, Atatürk’ün de destek vermesi ile 1935’te Türk Hava Kurumu’nun Türk Kuşu Sivil Havacılık Okulu’na girdiğini, Ankara’da yüksek planörcülük brövelerini aldığını biliyor muydunuz?

Teknoloji, insanoğlunun akıl ve mantık çerçevesinde geliştirdiği icatların tümünü kapsar. İnsanoğlunun yapmış olduğu işlerin, üretmiş olduğu icatların kalitesi, kendisinin ne kadar donanımlı ve eğitimli olduğuyla doğru orantılıdır. Atatürk, insan yetiştirmenin önemini bilirdi. Bu yüzdendir ki baş öğretmen sıfatını almıştır. Her şeyden öte en büyük yatırımı ve umudu yine bu ülkenin bilim ve teknoloji alanında kalkınmasını sağlayacak olan gençlerdi.

Bunun gibi verebileceğimiz bir sürü örnek olmasına ve aşağıdaki maddelerin her birini açarak, sayfalarca yazabilecek olmama rağmen en sade haliyle sizlerle paylaşmak istiyorum:

• 1925’te “İstikbal göklerdedir” diyerek Türk Hava Kurumu’nun kurulmasını sağladı.
• 1932’de Türk Dil Kurumunun açılmasına öncülük etti.
• 1933’te Ziraat alanında bilimsel çalışmalar ve gelişmeler yapmak üzere Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü kuruldu.
• 1935’te Yer altı kaynaklarının araştırılması için Etibank ve Maden Tetkik Arama Enstitüsü (MTA) kuruldu.
• 1935’te Ankara Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi açıldı.
• İlköğretim zorunlu ve parasız hale getirilmiştir bunun için devlet kaynakları kullanılmıştı. Her yaştan kişiye okuma-yazma öğretmek amacıyla “Millet Mektepleri” açılmıştı.
• Mesleki ve teknik eğitime önem verilerek erkek ve kız sanat ve meslek okulları açıldı.

Bilime ve teknolojiye her fırsatta yatırım yapmış  olan Atatürk, onların asla çözümleyemeyeceği bir soruyu vefatıyla birlikte geride bıraktı: “Bir ölüm nasıl bu kadar ölümsüz olabilirdi?”
Saygı ve sevgilerimle.